PİYASALAR: DOLAR,ALTIN
İstanbul
05 Ocak, 2025, Pazar
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

2025 Yılında Ekonomik Durum Ne Olacak?


tepe promosyon reklam
2025 Yılında Ekonomik Durum Ne Olacak?
Son yıllarda Türkiye’nin en zor dönemlerini yaşadığını söyleyebiliriz. 2025 yılı, ne yazık ki, bizim için umut verici görünmüyor. Borç yüküne sahip bir ülkenin, gelir kaynaklarını artırmadan, üretime geçmeden ve tarımsal ile teknolojik üretime yönelmeden başarılı olması mümkün değildir.
ekonomim kapak

 

EKONOMİM DERGİSİ

İş insanı Kamil Dalkara, “Tarımsal anlamda çiftçinin yeterince desteklenmediği, ekilebilir arazilerin her geçen gün azaldığı bir tabloyla karşı karşıyayız.” Dedi.

Türkiye’de ekilebilir ve sulanabilir tarımsal araziler, toplam arazinin yalnızca %25’i civarındadır. Geriye kalan %75 ise dağlık ve kırsal alanlardan oluşmaktadır. Ancak bu ekilebilir araziler de rantabl hale getirilememiştir. Sulama alanlarını yeterince artırılmaması ve çiftçiye yeterince destek sağlanmaması çiftçilerin tarımdan uzaklaşmasına yol açtı.

Peki, tarımsal ürünlerin yetersizliğinden dolayı ne yaptık?

Dünyanın birçok ülkesinden mecburen ithalat yapmak zorunda kaldık. Buğday, mısır, arpa ve diğer tarımsal ürünler yurtdışından ülkemize girdi olarak geldi.

Peki, bunun en büyük zararı nedir?
İhraç ettiğimiz ürünlerden elde ettiğimiz dövizin doğrudan borç ödemelerine gitmesidir. Bu nedenle ülkenin hem sanayide hem tarımda reform yapması bir zorunluluktur. Sanayi sektörü, 2010 yılına kadar hızla büyüyen bir yapıya sahipken, 2010’dan bu yana ciddi bir gerileme sürecine girmiştir. Yüksek faiz oranlarının, sanayiciyi yatırım yapmaktan alıkoyduğunu görüyoruz. %50’lere varan faiz oranlarıyla, sanayi yerine paradan para kazanan bir rant ekonomisi modeline dayalı bir yapı oluşmuştur.

Bu durumun düzelmesi, enflasyonun düşürülmesi ve vatandaşın yaşam standartlarının iyileştirilmesiyle mümkün olabilir.

Nas Projesi ve Faiz Politikaları
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2018 yılından bu yana "Nas Projesi" çerçevesinde faizin düşürülmesi konusundaki ısrarı, bugün ekonomimizin içinde bulunduğu bu duruma sebebiyet vermiştir. Ciddi bir dış borç yüküyle karşı karşıyayız ve sürekli hazır parayla tüketim yapmaya mahkûm bir tablo çiziyoruz. Bu durum, sürdürülebilir bir ekonomi modeli değildir.

Ülke içindeki israfın ve rant ekonomisinin önüne geçmek de büyük önem taşımaktadır. Bugün birçok insan evini ve arabasını satıp, parasını bankada faize yatırarak bu ranttan elde ettiği gelirle ayakta durmaya çalışıyor. Peki, bu faizi kim ödüyor? Elbette devlet ödüyor. Hiçbir bankanın zarar ettiğini gördünüz mü?

Ekonomik reformlar, hem tarımsal hem de sanayi alanında yapılacak köklü dönüşümlerle mümkün olabilir. Aksi takdirde, 2025 yılı, ekonomik zorlukların devam ettiği bir yıl olarak tarihe geçecektir.

2018’den Günümüze Ekonomik Değerlendirme
Dalkara, 2018 yılından bu yana değerlendirildiğinde, “Ciddi bir ekonomik daralmanın yaşandığını gözlemliyoruz. Ülkemize olan dış sermaye ilgisi maalesef azalmış durumda. 2002 yıllarında, ülke nüfusunun yaklaşık 70 milyon olduğu bir dönemde, üretim seviyesinin daha üst düzeyde olduğunu görüyoruz. Ancak, aradan geçen 22 yılda nüfusun 85 milyona ulaşmasına rağmen, sanayide çalışan işçi sayısının artmamış olması üretimin durağan bir seyir izlediğini açıkça ortaya koyuyor.”

Bu durum, ilerleyen dönemlerde işsizliğin daha da artacağını ve kalifiye eleman sıkıntısının büyüyeceğini gösteriyor. Genç nüfusun ve yetişmiş insan kaynağının daha çok yurtdışında iş imkânları aradığını görmekteyiz. Bu eğilim, ülkemizde üretim kapasitesinin her geçen gün azalmasına neden olmaktadır.

Enerji Sorunları ve Jeopolitik Avantajlar
Enerji konusunda zengin bir ülke olduğumuz söylenemez. Bu nedenle, en büyük giderlerimizden biri enerjidir. Komşularımıza baktığımızda, Rusya, Azerbaycan, İran, Irak ve Suriye gibi ülkelerin enerji sektörüne çok ciddi yatırımlar yaptığı dikkat çekmektedir. Bu ülkelerde enerji kaynaklarının bolluğu ve bizim bu enerjiyi yüksek fiyatlarla satın alıyor olmamız düşündürücüdür.

Türkiye’nin jeopolitik konumuna baktığımızda, konjonktürel anlamda oldukça stratejik bir noktada yer aldığımız açıktır. Enerji geçiş koridorlarının sağlanacağı kilit bir ülke konumundayız. Bu avantajı iyi bir enerji koridoru politikasıyla destekleyerek, enerji sektörünü çok daha etkili bir şekilde kullanabiliriz.

 

 

 

 

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!