Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cezayir ziyareti dönüşünde gazetecilerin sorularını cevaplayarak, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin ikinci toplantısı vesilesiyle gerçekleştirdikleri Cezayir ziyaretlerini başarıyla tamamladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun'la iş birliklerinin geliştirilmesi noktasında karşılıklı iradeye sahip olduklarını kaydetti. Erdoğan, ”Kendisiyle 2022 yılında Ankara'da düzenlediğimiz konseyimizin ilk toplantısında bu ortak anlayışı yansıtan kararlara imza atmıştık.
Daha sonra Sayın Tebbun'u geçtiğimiz temmuz ayında Türkiye'de bir kez daha misafir ettik. Bugünkü toplantımızda ikili ilişkilerimizin mevcut durumunu ve önümüzdeki dönemde birlikte atacağımız adımları etraflıca ele aldık. Toplantımız kapsamında akdedilen anlaşmalar, ki 13 anlaşma ve ortak bildiri, iş birliğimizi geliştirme yönündeki kararlılığımızı bir kez daha göstermiştir. Kardeşim Tebbun'la imzaladığımız ortak bildiriyle konseyimizin adını 'stratejik' tanımlamasını eklemek suretiyle 'Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi' olarak yeniden belirledik. Bu karar, münasebetlerimizi yeni bir boyuta taşımanın yanında, ilişkilerimizin ulaştığı seviyenin de sembolü oldu” dedi.
Ziyaretleri sırasında 50’yi aşkın firmanın katılımıyla düzenlenen iş forumuna da iştirak ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”İş adamlarımız arasında yeni ortaklıkların kurulmasına vesile teşkil eden forumun 10 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefimize ulaşmamıza katkı sağlayacağına da inanıyorum. Cezayir'le sıvılaştırılmış doğal gaz ticareti başta olmak üzere enerji alanında köklü ilişkilere sahibiz. Cezayir, enerji arzımız bakımından önümüzdeki dönemde de güvenilir bir ortak olmaya devam edecektir. Botaş ve Sonatrach arasında bugün yapılan doğal gaz sözleşmesi bu anlayışın göstergesidir.
Savunma sanayii de ikili görüşmelerimizin ana konularından biriydi. Savunma alanında Cezayir'le geniş işbirliği imkanlarımızın olduğunu görüyoruz. İnşallah bunu ortak projelerle değerlendireceğiz” açıklamasını yaptı.
Tebbun’la Gazze'deki vahşet başta olmak üzere bölgesel ve küresel meseleleri de görüştüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, işgal edilmiş Filistin topraklarında 7 Ekim'den beri devam eden katliamları her iki ülke olarak lanetlediklerini söyledi.
Görüşmede katliamların durması ve insani yardımlara engelsiz erişimin sağlanması için atılabilecek adımları ele aldıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Biliyorsunuz Cezayir, Filistin davasının en güçlü, en samimi savunucuları arasında yer almaktadır. Gazze'deki katliamlara da en üst seviyede tepki verdi. Türkiye'nin de bu konudaki duruşu ve tavrı bellidir. Filistinli kardeşlerimize yönelik mezalimin sona erdirilmesi, bölgenin barış ve istikrara kavuşturulması için Cezayir'le yakın temas ve iş birliği içerisinde olmaya devam edeceğiz. Cezayir'de yaptığımız tüm görüşmelerin hayırlara vesile olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.
Gazze’nin bir Filistin toprağı olduğunu herkesin bilmesi gerektiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Her ne kadar Filistinlilerin kadim yurtları kademe kademe İsrail tarafından 1947'den itibaren işgal edilmişse de Gazze, Filistin toprağı olarak inşallah kalacaktır. İsrail’in aşama aşama Filistin topraklarını işgali adeta bir kapkaç olayıydı. Ama artık devran böyle dönmüyor” dedi.
"Netanyahu pılını pırtısını toparlayıp, buradan çekilecek"
“Şu anda tüm dünyanın İsrail'e karşı nasıl bir tavır takınmaya başladığını görüyorsunuz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze'de gerçekleşen işgal, bazı ülkelerin yönetimlerini sessizliğe gömse de toplumların vicdanlarını Allah'a hamdolsun harekete geçirdi. Sokaklarda Filistin'e destek olanların sayısı artıyor. İşte Almanya’ya bakın. Geçen oradaydım, aynı gün Berlin'de yürüyüşler oldu. İngiltere aynen bu şekilde.
Amerika Birleşik Devletleri'nde Beyaz Saray'ın önünde neler olduğunu görüyorsunuz. Fransa'da, Latin Amerika ülkelerinde neler olduğunu görüyorsunuz. Artık maşeri vicdan harekete geçti ve bununla birlikte İsrail'in sokakları bile hareketlendi. Herkes Netanyahu'ya 'artık git' der hale geldi. Bazı yabancı ülke yetkilileri bize 'Bundan kurtulmalıyız' diyor. Bu sürecin ileri düzeyde devam edeceğine ihtimal vermiyorum. İnşallah çok kısa bir zamanda Netanyahu pılını pırtısını toparlayıp, buradan çekilecek. Netanyahu’nun mahkemelik bir durumu da var biliyorsunuz. Belki de oradan kurtulmak için böyle bir adımı atmış da olabilir. Fakat hangi yönde adım atarsa atsın kurtulamayacak. Şu anda biliyorsunuz Filistin'de tutulan İsrailliler dahi 'Bizi buraya sen mahkum ettin, bir an önce bu işten elini eteğini çek. Biz de kurtulalım' deme noktasına geldiler” değerlendirmesinde bulundu.
“Holokost cenderesinde Batı toplumu doğru bir sınav veremedi, tarihin yanlış tarafında durdu”
Gazze konusunda hiçbir etnik ayrım gözetmeden bir tutum ortaya konulması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Yani benim bakışım şu; herhangi bir etnik unsur ayırt etmeden Müslüman’ı, Hristiyan’ı, Musevi’siyle hiçbir ayrıma gitmeden olaya insan unsuru itibarıyla bakmamızın gereğine inanıyorum. Şu anda insanlık feryat ediyor. Onlar tarihin doğru tarafında duranlardır. Günlerdir konuşuyoruz, Holokost cenderesinde Batı toplumu doğru bir sınav veremedi, tarihin yanlış tarafında durdu. Bosna’da, Kosova’da yine aynı şekilde yaşanan katliamlar görmezden gelindi, sessiz kalındı. Irak’ta, Suriye’de yine utanç verici sessizlik hakimdi. Bu kez öyle olmadı. Ülkelerin yönetimleri yine bildiğiniz gibiydi ancak halklar artık 'yeter bunca zulüm' diyor. Gazze’de öldürülen bebekleri görüyor, isyan ediyorlar” açıklamasını yaptı.
“Sokaklardan yükselen ses bir vicdani haykırıştır”
Sokaklardan yükselen seslerin bir vicdani haykırış olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sokakların çağrısı İsrail’i her geçen gün köşeye sıkıştırmaktadır. O sese kulak tıkayan siyasetçiler çok yakında bunun karşılığını halklarının demokratik tepkisiyle alacaklardır. Halklarının gözünde İsrail yanlısı tutumlarıyla soykırım destekçisi durumuna düşen liderlerin bir an önce bu yanlıştan dönmesi gerekir. Vakit çok geç olmadan İsrail’in arkasında saf tutan devletlerin yönetimleri, uluslararası hukuka, insan haklarına, vicdani ve ahlaki değerlere uygun bir zemine gelmeli ve bu suçlara ortak olmamalıdır. Dolayısıyla biz hep birlikte mazlumların yanında yer almak suretiyle, zalimlerin attığı adımlardan onları kurtarmamız lazım. Ben Hamas'ın elinde bulunan sivillere yönelik herhangi bir olumsuz davranışının olduğuna veya olacağına inanmıyorum. İsrail'in elinde ciddi sayıda Filistinli var. Hamas şu anda onları kurtarmanın gayreti içerisinde. Biliyorsunuz şu an itibarıyla Katar'ın devreye girmesiyle süreçte yeni bir adım atılıyor. Öyle zannediyorum ki rehinelerin takasına bugün yarın geçecekler” dedi.
Refah Sınır Kapısı’nda Mısır yönetiminin olumlu adımlar attığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk etapta Gazze’deki kanser hastalarından 40’ının Türkiye'ye geldiğini, ikinci etapta bu sayının ciddi manada artarak 88 hasta ve 67 refakatçiye ulaştığını hatırlattı.
“En kısa zamanda bir Mısır seyahati düzenleyebilirim”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazzeli hastaların tedavilerinin şehir hastanelerinde devam ettiğini belirtti. Gazzeli hastaların oradan çıkartılarak Türkiye’ye getirilmesinin artarak devamını istediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “En kısa zamanda bir Mısır seyahati düzenleyebilirim. Mısır’da ağırlıklı gündemimiz bu konular olacak. 'Ne gibi adımlar atabiliriz, hastaların tahliyesinin önünü nasıl açarız?' bunları konuşacağız. Bir an önce istiyoruz ki bu hastaların tamamını getirebilelim. Hatta benim arzum, cerrahi müdahale gerekenleri de bir an önce alalım. Hele hele çocukları bir an önce alalım, tıbbi müdahaleleri yapalım. Bu konuda arkadaşlarımızla mutabıkız ve süreci de inşallah bu şekilde işleteceğiz” şeklinde konuştu.
“Hem ateşkesi sağlamalı hem de İsrail tarafından yerle bir edilen kenti yeniden ayağa kaldırmalıyız”
Ablukayı kırmanın sadece bir ya da iki ülkenin değil, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği ülkelerinin tamamının atacağı adımlar, oluşturacağı stratejilerle mümkün olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siyasette sıkça kullanılan takım oyunu yaklaşımının eksiksiz sergilenmesi gerekiyor. Ablukayı kırmak sadece bir miktar yardımın Gazze’ye sokulması ile gerçekleşmez. Ekonomik, siyasi, diplomatik, sosyolojik, kültürel birçok unsuru kullanarak hem ateşkesi sağlamalı hem de Gazze’ye yeterince yardımı ulaştırıp, İsrail tarafından yerle bir edilen kenti yeniden ayağa kaldırmalıyız. Abluka sadece İsrail’in Gazze çevresine yığdığı askerler ve silahlardan ibaret değil” açıklamasını yaptı.
“Birleşmiş Milletler zeminindeki ablukayı da kırmalıyız”
“İsrail’i uluslararası hukuka uymaya ve yaptıklarının hesabını vermeye zorlamalıyız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:
”Mesela Birleşmiş Milletler zeminindeki ablukayı da kırmalıyız. Filistin’de yaşananları, oradaki İsrail zulmünü hakkıyla anlatıp, Filistinli mazlumların on yıllardır yaşadıklarını, onların seslerini duymayanlara duyurup, halkların bakış açılarını değiştirip, zihinlerdeki ablukayı kırmalıyız. 'Müslüman öldüğünde sorun yok, Hıristiyan ya da Yahudi ölürse ancak problem vardır' şeklindeki faşizan yaklaşımı darmadağın edip, 'ölen insansa orada sorun vardır' kavrayışını hakim kılmalı ve bu sayede idraklerdeki ablukayı kırmalıyız. Filistin’in tarihsel sınırlarını, oradaki halkın kendi kaderini tayin hakkını, mülkiyet hakkını, yaşama hakkını, özgürlüklerini elinden alan siyonistlerin ve destekçilerinin dünyanın dilini ve gözünü bağlayan tüm ablukalarını yok etmeliyiz. Ancak böyle kalıcı barışı sağlamak mümkün.”
“Hemen hemen Avrupa ülkelerinin hepsi de bu konuda sessiz”
Batılı ülkelerde bir ülke hariç, Gazze konusunu sahiplenen olmadığını belirten Erdoğan, ”Hemen hemen Avrupa ülkelerinin hepsi de bu konuda sessiz. Katliamı durdurmak üzere müdahaleleri söz konusu değil. Burada yalnız İspanya'nın yaklaşım tarzı olumlu istikamette gelişiyor. İspanya’da malum hükümet kuruldu. İspanya Başbakanı Sayın Pedro Sanchez ile haftaya bir görüşmem de olacak, onun durumu farklı. Bu ülkelere dirsek çevirmemek lazım. Görüşeceğiz, 'Bunları Filistin’in yanına nasıl çekeriz?' konusuna da bir taraftan bakacağız. En son Almanya'daydık. Neler olduğunu görüyoruz” diye konuştu.
“Gazze’nin düşmesi demek, İslam dünyasının birlik ve beraberliğinin de derin yara alması anlamına gelir”
İslam dünyasının da bu işgale sessiz kalmaması gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Gazze’nin düşmesi demek, İslam dünyasının birlik ve beraberliğinin de derin yara alması anlamına gelir. İsrail’in pervasızca Gazze’yi işgal etmesi, uluslararası hukuk, insan hakları, etik değerleri tanımadan etrafa saldırması karşısında sessiz, tepkisiz kalmak bir utanç vesilesidir. İslam dünyası Riyad’da sergilediği kararlılığın arkasında durmak ve alınan kararları uygulamak için birlik ve beraberlik ruhuyla hareket etmeli ve tek yumruk olmalıdır. O yumruk masaya olanca gücüyle vurulduğunda, İsrail’in işgale devam etmesi de zulümlerini sürdürmesi de mümkün olmayacaktır. Buradaki en önemli nokta tek yumruk olmak, olabilmektir. İsrail’in Gazze’de ve diğer Filistin şehirlerinde uyguladığı devlet ve işgalci terörü bir insanlık suçudur, soykırımdır. Buna sessiz ve tepkisiz kalınamaz. İslam dünyasında diriliş tohumu toprağa en son Riyad’da düşmüştür. O tohum yeterince sulanmazsa boy veremez, büyüyemez. O can suyunu hep birlikte verecek ve Filistin’deki şehitlerimize ve ecdada karşı sorumluluğumuzu hep birlikte yerine getireceğiz. Bunu sağlamak için durmak dinlenmek bilmeden çalışıyoruz. Netice alacağımıza olan umudumuz diridir. Umarım bu yaşadığımız sancılar, yıllardır bölgemizde arzu edilen barışın ve onu sağlayacak Filistin devletinin doğum sancılarıdır” açıklamasını yaptı.
“İsrail'deki olay siyonizmin en önemli adımlarından bir tanesidir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yahudi-siyonist ayrımına dikkat çekti. Erdoğan, “Türkiye'yle ilgili olarak bir şeyi iyi tespit etmemiz lazım. Yahudiler ayrıdır, siyonistler ayrıdır ve şu anda zaten İsrail'deki olay siyonizmin en önemli adımlarından bir tanesidir. Batı'nın İsrail'e karşı olan tavrında da siyonizme karşı bir dik duramayış vardır. Maalesef Türkiye'de de buna mağlup olan, mağlup olmanın yanında onların eşiğinde giden yapılar mevcut. Bunların içinde siyasi yapılar da bulunuyor. Mesela ana muhalefetin başındaki isim Netanyahu'nun ağzıyla konuşuyor. Benim ülkemde ana muhalefetin başındaki insan Netenyahu’nun ağzıyla konuşursa, Türkiye'de bizim topraklarımızın suyundan hiçbir şey alamamış demektir. Bunlara gereken dersi vakti saati geldiğinde ben inanıyorum ki benim milletim verecektir. Yine bakıyorsunuz ana muhalefetin başını çektiği ittifakın içerisinde yer alanlardan siyonist yapıyla beraber hareket edenler bulunuyor. Bunları tek tek saymama da gerek yok. Fakat benim milletimin iradesi bunların hepsinin iradesini ters yüz edecektir. Yaklaşık 4,5 ay sonra gereken cevabı milletimden alacaklarına ben inanıyorum” dedi.
“Türkiye’ye yakışır şekilde insani duruş sergilemeye de devam edeceğiz”
Türkiye’nin kendine yakışır bir insani duruş sergilemeye devam edeceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail’in katliamlarını desteklemeyen, bunların karşısında duran Yahudilerin sayısı da az değil. Bunlar arasında sözünü ettiğiniz uluslararası sermaye tanımına dahil olanlar da bulunuyor. Onlar açısından Türkiye’ye yatırım sorun olmaz diye düşünüyorum. Türkiye’nin çocukların öldürülmesine karşı çıkmasından, barışı ve insan haklarını savunmasından rahatsız olan sermaye sahipleri ise ancak İsrail’in katliamına kayıtsız şartsız destek verirseniz sizden memnun kalırlar. Bizim böyle bir tutum sergilememiz asla düşünülemez. Bu nedenle biz bir endişe duymuyoruz. Dünya Türkiye’nin kıymetinin farkında, küresel yatırımcılar da farkında. Birkaç marjinalin dışında küresel yatırımcıların İsrail’in etkisiyle Türkiye gibi bir ülkeden yüz çevireceklerini düşünmüyorum. Küresel sermayeyi ülkemize çekmek için kazan-kazan ilkesiyle hareket etmeye de, Türkiye’ye yakışır şekilde insani duruş sergilemeye de devam edeceğiz” dedi.
“Cumhur İttifakı olarak tüm seçimlerde olduğu gibi yaklaşan yerel seçimde de iddialıyız”
Yerel seçim sürecine yönelik soruyu cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Cumhur İttifakı olarak tüm seçimlerde olduğu gibi yaklaşan yerel seçimde de iddialıyız. Çalışmalarımızı bu iddiamız nispetinde çok titiz bir biçimde yapıyor, adaylarla ilgili süreçte her konuyu ince eliyor sık dokuyoruz. Partimiz gerekli hazırlıkları ve analizleri yaptı. Zaten bildiğiniz gibi AK Parti olarak bizim seçim hazırlıklarımız bir önceki seçimin tamamlanmasıyla birlikte başlar. Özellikle büyükşehirler başta olmak üzere her ilde kamuoyu yoklamaları yaptık, yapıyoruz. Sonuçları analiz edip milletimizin gönlündekini anlamaya, şehirlerimize en faydalı olacak adayları belirlemeye gayret gösteriyoruz. Bir defa 1 Aralık, belediye başkan adayı olmak isteyen ve görevden bu nedenle ayrılması gereken memurların istifaları için son tarih. Memurların durumunu da görelim. Onların durumu da netleştikten sonra aralık ayının ortalarına doğru artık adaylarımızı peyderpey açıklamaya inşallah başlarız" diye koniştu.
“Kimse merak etmesin, biz savunma sanayii alanında da diğer alanlarda da adımızdan daha çok söz ettireceğiz”
Savunma sanayii alanında atılan her adımın kendilerini heyecanlandırdığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu alanda taş üstüne taş koyan herkes ülkemizin geleceği, Türkiye Yüzyılı’nın inşası için çok önemli bir katkı sunuyor. Kaan zaten yeniliklerden bir tanesi. Ama Baykar'ın zirve diyebileceğimiz eseri malum Kızılelma. Şimdi Kızılelma’nın son testlerini yapıyorlar. Aşmaları gereken mesele kendi yerli motorunu üretmek. Bunu başardığı andan itibaren de zaten Kızılelma’nın dünyaya karşı duruşu farklı olacaktır. Tabii burada Aselsan’ın üzerine de düşen bir yük var, kamera üretimi. Motor üretim süreci maalesef nereden bakarsanız bakın herhalde bir beş yılı alır. Bu süre zarfında biz motor ithal ederek yürümek durumundayız. Kamera noktasında da Aselsan’ın üretim çalışmaları başladı. Bir an önce o sıkıntımızı da gidermemiz lazım. Bazı ülkeler bize söz veriyorlar ama verdikleri sözü yerine getirmiyorlar. Kanada, Güney Afrika gibi ülkelerden bir sonuç alır mıyız, buna bakıyoruz. Bunu gerek biz gerekse Aselsan’ın yakından takip etmesi lazım. Bir an önce buralardan netice alabilirsek, o zaman biz insansız savaş uçaklarımızı daha çabuk devreye sokabiliriz. Kaan, Kızılelma, TCG Anadolu ve niceleri Allah’ın izniyle yalnız kalmayacak, yenileri, daha iyileri ve daha donanımlıları yine bu vatan için alın ve akıl terlerini döken kardeşlerimizin ellerinde şekillenecek. Bundan çok değil birkaç yıl önce insansız hava araçlarımız yoktu, akıllı mühimmatlarımız, Milgemlerimiz yoktu. Kolları sıvadık, bu ülke için taşın altına sadece elini değil bedenini koyan kardeşlerimizle birlikte bugünkü seviyeye geldik. Bunu yeterli görmedik, göremeyiz. Hep daha iyisi, hep daha gelişmişi vardır onu arayacağız. Bu hedeflere doğru yürümek şöyle dursun, koşar adım ilerlememiz gerekiyor. En iyi mühendis, en iyi yazılımcı, en iyi usta, en iyi tasarımcı bizde olmalı. Yeni adımlarımız da yoldadır. Kimse merak etmesin, biz savunma sanayii alanında da diğer alanlarda da adımızdan daha çok söz ettireceğiz” değerlendirmesini yaptı.
“Türk lirasının reel olarak değer kaybettiği süreç sona gelmiştir”
Türk lirasının değer kaybettiği süreçte sona gelindiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bizim uyguladığımız dezenflasyon programı çok büyük ihtimalle lirada reel olarak bir değerlemeye sebep olabilir. Yani Türk lirasının reel olarak değer kaybettiği süreç sona gelmiştir. Özetle Türk lirasının reel olarak değer kazanma ihtimali yüksektir. Onun için önümüzdeki dönemde biz uyguladığımız sağlıklı politikalar ve yapısal reformlarla yatırımcı güvenini kazanacağız, halen de kazanıyoruz. Bu güven fon akışını tetikleyecek. Fon akışı lirada reel değerlemeye sebep olacak. Bu da dezenflasyonu hızlandıracak, büyümenin aşağı yönlü risklerini sınırlayacak. Neticede hem makul düzeyde büyüyeceğiz, hem enflasyon düşecek bu koşullarda. Yani faziletli bir döngüye gireceğiz inşallah” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan gençlere çağrı
Gençlere çağrıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim Avrupa'da oynayan gençlerimizin neredeyse yarısı milli takımımıza aday ve milli takımımızda da yer aldılar. Aynı zamanda Türkiye'deki takımlarda artık ciddi manada bir dönüşüm var. Yabancı futbolculardan çok bizim Avrupa'daki çocuklarımız takımlarımızda oynasalar herhalde o daha iyi olur. Başarı bildiğiniz gibi devamlı olmalıdır, aynı performansı milli takımımızdan Euro 2024 Avrupa Şampiyonası’nda da görmeyi isteriz. Spora ve sporculara verdiğimiz destek ortada. Bu destekleri artırarak sürdüreceğiz. Sadece sporda değil, bilimde ve teknolojide de çok yetenekli gençlerimiz var ve hem Türkiye’de hem dünyanın çeşitli yerlerinde göğsümüzü kabartan işlere imza atıyorlar. Gençlerimize çağrım şudur; ne iş yaparlarsa yapsınlar, bu millete, bu vatana hizmet etmenin ve faydalı olmanın bir yolunu bulsunlar. Bunların hepsi bizim Türkiye Yüzyılı vizyonumuza dahildir. Bu hedeflere ulaşmak için yaptığımız işlerde en iyiyi yakalamanın çabası içinde olmalıyız” diye konuştu.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.