Üretken yapay zekânın iş modelleri üzerinde dönüştürücü bir etkiye sahip olması nedeniyle yönetim kurullarının teknolojilerin sunduğu fırsatları ve riskleri anlamaları gerekiyor. 2024 yılında öne çıkan bir diğer önemli konu ise yetenek yönetimi.
Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi hizmetleri şirketi EY (Ernst & Young), EMEIA Yönetim Kurulu Öncelikleri 2024 araştırmasını yayımladı. EY araştırmasına göre; 2024 yılında Avrupa, Orta Doğu, Hindistan ve Afrika’da faaliyet gösteren şirketlerin yönetim kurulları; işletmelerinin karşı karşıya kalmaya devam edeceği düzenleyici gelişmelere ayak uydurulması, jeopolitik ve ekonomik zorlukların üstesinden gelinmesi gibi konularda kritik bir role sahip olacak.
Şirketlerin yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesi
İlgili araştırmanın çarpıcı ve en önemli sonuçlarından biri; ekiplerin üretkenliğini önemli ölçüde artırarak ve inovasyonu teşvik ederek iş modellerini dönüştürmesi muhtemel olan üretken yapay zekâ (Gen AI) teknolojilerinin yoğun ilgi görmesi oldu.
Yönetim kurullarının yapay zekâ teknolojileriyle ilgili fırsatları anlamaları ve aynı zamanda bu teknolojilerin beraberinde getirdiği risklerin de farkında olmaları gerekiyor. Bu riskler arasında önyargı, telif hakkı ihlali ve gizlilik tehditleri yer alıyor. Gen AI'ın yükselişi; kişiselleştirilmiş kimlik avı e-postaları ve sahte videolar oluşturmak ya da kişisel cihazlara yetkisiz erişim elde etmek için Gen AI araçlarını kullanan kötü niyetli aktörlerle siber saldırılarda da bir artışa neden oluyor.
Yönetim kurullarının; yapay zekâ odaklı dönüşümü benimseyen şirketlerine etkili destek sağlayabilmeleri için, işletmenin yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesi ve kullanımına yönelik sağlam bir etik çerçeveye ve ayrıca verilerin toplanmasına, yönetimine, depolanmasına ilişkin güçlü yönetişim süreçlerine sahip olması büyük önem taşıyor.
Yetenek yönetiminde proaktif olunması
EY araştırmasına göre yönetim kurullarının önündeki bir diğer önemli başlık “yetenek yönetimi”. Şirketlerin, iş gücünde çeşitliliği sağlama, yetenekleri elde tutma ve geliştirme konusunda proaktif davranmaları gerekiyor. AB'de şirketlerin %75'inden fazlası, ilgili pozisyonları doldurmak için gerekli becerilere sahip profesyoneller bulmakta zorlanıyor. Araştırma sonuçları ayrıca zorlu ekonomik koşulların, işinden memnun olmayan kişilerin görevinden ayrılmasını engellemediğini de gösteriyor. Bununla birlikte, çalışanların üçte birinden fazlası (%34) önümüzdeki 12 ay içinde iş değiştirmeye istekli olduklarını ve asıl endişelerinin ücret olduğunu belirtiyor.
Şirketler, yetenek eksikliklerini gidermek için eğitime yatırım yapıyor. Ayrıca çalışanlarını nasıl çekebileceklerini ve elde tutabileceklerini yeniden değerlendirerek daha geniş bir yetenek havuzundan yararlanma fırsatlarını araştırıyor. Ekonomik koşullar sonucunda bazı işverenler çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (DE&I) bütçelerini kıstı, ancak bu durum onları yetenek için rekabet ederken dezavantajlı duruma düşürebilir.
Ekonomik koşulların ve düzenleyicilerin gündeminin dikkate alınması
Jeopolitik ve ekonomik belirsizliklerin 2024 yılında işletmeler üzerinde baskı yaratması öngörülüyor. Son dönemde dünyada yaşanan gelişmeler nedeniyle, küresel çapta şirketlerin neredeyse yarısı (45%) jeopolitik riskleri ciddi bir tehdit olarak gördüğünü belirtirken, %43’ü mevzuat değişiklikleri olasılığından dolayı endişe duyuyor ve %40’ı ise ekonomik koşulları önemli bir risk olarak görüyor. Bu doğrultuda; işletmelerin mevcut ekonomik ve düzenleyici ortamın bir sonucu olarak karşılaştıkları en büyük fırsatların ve risklerin neler olduğunu belirleyerek bu konuda yönetim kurulu seviyesinde yeterli uzmanlığa sahip olup olmadıklarının analiz edilmesi, temel düzenleyici gelişmeler de dahil olmak üzere jeopolitik hususların iş modellerine ve stratejilerine ne ölçüde dahil edildiğinin tespit edilmesi gibi konuları göz önünde bulundurmaları gerekiyor.
Sürdürülebilirlik dönüşümü için stratejik yatırım yapılmas
Dünya düşük karbonlu bir ekonomiye geçişin ortasındayken; dünya çapında 11.000’den fazla şirket net sıfır emisyon taahhüdünde veya buna benzer taahhütlerde bulundu. Ancak günümüzün zorlu ekonomik ortamı, şirketlerin sürdürülebilirlik dönüşümlerini küçültmelerine neden olabiliyor. Şirketler, sürdürülebilirlik programlarını en önemli uzun vadeli öncelikler arasına alırken, kısa vadeli kazanç hedeflerine ulaşmak için ise büyük olasılıkla kesintiye uğrayacaklarını veya duraklayacaklarını belirtiyor.
Şirketler bu kritik dönemde karbonsuzlaştırma stratejisine yatırım yapmadıkları sürece markaları için değer yaratma fırsatını kaçırıyor olabilir. Başarılı bir net sıfır dönüşümü, işletmenin tamamında bütünsel bir çaba gerektiriyor. Sürdürülebilirlik dönüşümünü gerçekleştirmek için şirketlerin, ürünlerinin ve hizmetlerinin yanı sıra operasyonlarını ve tedarik zinciri aracılığıyla iş modellerini dönüştürecek programları belirlemeleri ve uygulamaları gerekiyor. Başlangıçta en önemli alanlarda maksimum etkiyi hedeflemek ve girişimleri değer yaratma potansiyellerine göre değerlendirmek mantıklı olurken teknolojik yenilik, araştırma ve geliştirme gibi bazı kritik alanlarda da stratejik yatırım gerekiyor.
Dayanıklı ve sürdürülebilir bir tedarik zinciri ağı oluşturulması
Pandemi ve Ukrayna’daki kriz nedeniyle son 4 yıldır şirketleri zorlayan tedarik zincirinin bozulması durumu, 2024 yılında da yönetim kurulları için önemli bir endişe kaynağı olmayı sürdürecek.
Şirketler özellikle tedarik zincirlerinin çevikliğini ve dayanıklılığını artırmanın yollarını arıyor. Böylece sadece maliyet merkezleri olmaktan çıkıp iş modellerini kolaylaştırıcı hale getirebiliyorlar. Teknoloji, maliyetleri düşürürken aynı zamanda tedarik zincirlerinin performansını iyileştirme konusunda da önemli bir rol oynayabiliyor. Günümüzde şirketler, depolarda toplama işlemini gerçekleştiren robotlar ve tedarik zinciri ağı boyunca verileri otomatik olarak toplayıp analiz eden çözümler gibi yeniliklerden yararlanabiliyor. Gelecekte, ürünlerin doğrudan depolardan tüketicilere gönderilmesini sağlamak için yapay zekâ destekli ‘aracı teknolojiler’ giderek daha fazla kullanılabilir. Ayrıca teslimatlar için sürücüsüz araçları kullanmak da gündemde olabilir.
EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı Gökhan Gümüşlü araştırmayla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:
“EY EMEIA Yönetim Kurulu Öncelikleri araştırmasına göre; 2024 yılında Avrupa, Orta Doğu, Hindistan ve Afrika’da (EMEIA) faaliyet gösteren şirketlerin regülatif, jeopolitik ve ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmaya devam edeceği öngörülüyor. Bu kapsamda, yönetim kurullarının şirketlerine etkin bir şekilde liderlik edebilmeleri için yapay zekâ teknolojileri, yetenek yönetimi, sürdürülebilirlik, tedarik zinciri, ekonomik çerçeve gibi pek çok önemli başlık altındaki kısa vadeli kaygıları uzun vadeli stratejilerle dengelemeleri gerekiyor. Bununla birlikte, yönetim kurulları doğru bilgiye erişebildikleri, doğru soruları sorma becerisine sahip oldukları ve hem kendi uzmanlıklarından hem de dış danışmanların uzmanlığından etkili şekilde yararlanabildikleri takdirde başarılı olabilirler.”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.